Yürüyen Köşk’ün UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilmesi için çalışmalar yeniden başladı. UNESCO’ya yapılan müraacatı değerlendiren Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, “Yürüyen Köşk’ü önce Yalovalılar’a tanıtmamız gerekiyor. Yalovalı olup da hala görmeyen var. Ben misafirlerimin turunu öncelikle Yürüyen Köşk’ten başlatıyorum. Orada yeni düzenleme yaptık. Yolunu tamamen yeniledik, ışıklandırmasını yaptık. Kafeterya şu anda bitmek üzere. Elimde Yürüyen Köşk’ün tanıtımıyla ilgili ne kadar imkan varsa, onu hayata geçirebilmek için elimden geleni yapıyorum. UNESCO Dünya Kültürel Mirası’na girmesi bunlardan bir tanesiydi. Geçen sene geç kalındığı söylendi, başvurduk, olmadı. Bu sene bir çalışma daha yaptık. Bu sefer bazı ayaklarının oluşmadığı gelen yazıda ifade edildi. Ama bizde vazgeçmek yok. Daha ısrarcı olmamız gerekiyor. Belki daha çok çalışmamız gerekiyor. Onun arkasında kulis faaliyeti de yapmamız gerekecek. 20 yılda UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeyi başarmış örnekleri var Türkiye’de. Biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Önümüzdeki sene tekrar başvuracağız ve dosyayı daha çok bilgiyle donatacağız” dedi.
Köşk’ün UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilmese de adının organize edilen çeşitli programlarda geçirilmesine özen gösterdiklerini belirten Başkan Salman, “Sağolsun Türkiye Jokey Kulübü beni bu konuda kırmadı. Yarış takvimine aldı. Yürüyen Köşk koşusunun geçen sene ilki koşuldu. Bu sene 12 Kasım’da ikincisi koşulacak. Ben elimden ne gelirse yaptım, yapacağım ve yapmaya devam edeceğim. Benim Yürüyen Köşk’le ilgili yapacaklarım belediye başkanlığımla da sınırlı değil. Ben Yalovalı bir insan olarak, burada yetişmiş, buranın ekmeğini yemiş, suyunu içmiş, havasını solumuş bir insan olarak Yalova’ya çok şey borçluyum. İnanıyorum eninde sonunda Yürüyen Köşk Dünya Kültürel Mirası’na girecek, çünkü bana göre çok şey ifade ediyor” dedi.Yürüyen Köşk’te yapılan nikahlar hakkında da bilgi veren Salman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biraz gereksiz abartıldı. Ben orada az miktarda nikaha izin veriyorum. Yürüyen Köşk; sünnet olacak çocukların, nişanlanacak çiftlerin, evlenecek çiftlerin fotoğraf çekim cazibe merkezi haline geldi. Öyle güzel ki Cumartesi-Pazar 7-8 tane gelin oluyor. Bu da keyifli bir olay. Verdiğimiz nikahlardan para kazanmıyoruz. Bir ücret talep etmiyoruz. Hatra binaen sembolik olarak veriyoruz. O da zaten belirli bir sayıda oluyor. Köşke en ufak şekilde zarar verecek bir olaya önce ben izin vermem. Orada 400 yaşındaki çınar ağacı önemli olan. Korumaya devam edeceğiz”
YÜRÜYEN KÖŞK’ÜN TARİHİ:
21 Ağustos 1929 tarihinde Bursa’yı ziyaret etmek için Yalova’dan geçen Mustafa Kemal Atatürk, Ertuğrul Yatı ile seyahat ederken Millet Çiftliği’nde bulunan büyük bir çınar ağacını dikkatle izler. Daha sonra bu noktaya bir köşk yapılması emrini verir. Buraya inşa edilmeye başlanan köşk, 12 Eylül 1929 tarihinde tamamlanır.
1930 yılının yazında, Atatürk köşke gittiği sırada orada çalışmakta olanlar Atatürk’ten bir durum için izin isterler. Bu izin; köşkün yanındaki çınar ağacının dallarının köşkün çatısına vurduğu için hem çatıya hem de duvara zarar vermesinden dolayı kesilmesi içindir. Atatürk, bu durum üzerine ağacın dallarının kesilmesine karşı çıkmış ve köşkün yerinin değiştirilmesini istemiştir.
Köşkün yerini değiştirme görevi, Yalova’nın da o dönemde bağlı olduğu İstanbul Belediyesi’nin Fen İşleri Müdürü olan Yusuf Ziya Erdem’e verilmiştir. Başmühendis Ali Galip Alnar ve teknik ekibi, Yalova’ya gelerek köşkte çalışmalara başlamıştır. Köşkün temelinin kazılmasıyla başlayan çalışmada, İstanbul’dan getirilmiş olan tramvay rayları köşkün temeline yerleştirilmiştir.
8 Ağustos 1930 tarihinde ise köşkü yürütme çalışmaları başlamıştır. Çalışmaları bu tarihte Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, kardeşi Makbule Atadan, Vali Vekili Muhittin Üstündağ, İstanbul Belediyesi Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya Erdem, İstanbul’dan gelen mühendisler ve gazetecilerle birlikte izlemiştir. İki aşamada tamamlanan yürütme işleminin ilk aşamasında köşkün teras bölümü, sonraki iki günde ise ana bina taşınmıştır. Köşk, toplamda 5 metre kadar doğu yönüne kaydırılmıştır. Bu olay sonunda köşk yıkılmaktan, çınar ağacı ise zarar görmekten kurtulmuştur. Ayrıca bu olayla birlikte yapı, Yürüyen Köşk olarak adlandırılmaya başlanmıştır.