20 Haziran’da Büyükada Ada Kartal Hotel’de açılan ve Türkiye’nin dört bir yanından 56 çocuğu çeşitli etkinliklerle biraraya getiren Nazım Hikmet Büyükada Yaz Kampı’nda; kampçıların ilk hafta yaptıkları resimlerden oluşan sergi açıldı.
Kamp programı çerçevesinde Adalar turuna çıkan çocuklar, Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Merkezi’ni ziyaret ettiklerinde büyük bir sürprizle karşılaştı. Kampta ilk hafta yaptıkları resimlerin bahçede sergilendiğini gören çocuklar hem şaşırdı hem de çok mutlu oldu. Adalar Kent Konseyi gönüllülerinin hazırladığı sürpriz sergi1 hafta açık kalacak.
Aralarında Urfa, Diyarbakır, Erzincan, Artvin, Manisa-Soma ve Nevşehir’in de bulunduğu 9 ilden, 13-14 yaş grubundan 56 çocuktan birçoğunun ilk kez denizle tanıştığı ve Nazım Hikmet ailesi, Kartal Belediyesi, Adalar Vakfı ve Adalar Kent Konseyi ortaklığı ile düzenlenen kamp, 1 Temmuz Cuma günü Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ün yapacağı ‘Liderlik Sunumu’ ve kapanış töreniyle sona erecek.
Barışçıl Kamptan Barışçıl Topluma
Nazım Hikmet Büyükada Yaz kampı’na Türkiye’nin farklı bölgelerinden ve kültürlerinden gelen kampçılar için en anlamlı atölyelerden biri olan Barış Atölyesi gerçekleştirildi.
Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi ve Uygulama Merkezi’nden Maggie Pınar ve Jennifer Sertel’in liderlik ettiği atölye, katılımcı çocuklar açısından toplumda barış kültürünün gelişmesi, kimlikler, grup oluşturma ve önyargılar konusunda oldukça ilginç bir deneyim oldu. Atölye çalışmasını değerlendiren Maggie Pınar, “Öncelikli konumuz kimlikler ve ötekileştirme idi. Önce çocukluktan başlayıp, şu anda var oldukları yerde, ne hissettiklerini ve kendilerini nasıl tanımladıklarını sorguladık. Daha sonra çevrelerine göre, ailelerine göre nasıl tanımlandıklarını, bu yapılarda hangi rollerde yer aldıklarını düşünmelerini sağladık. Sonrasında ise ‘Kimliklerim’ adlı bir sanat çalışması yaptık. Hepsinden, istedikleri bir atık malzemeyi kullanarak kimliklerini yansıtacak heykeller yapmalarını istedik. Daha sonra bu eserleri, diğerleriyle birleştirdik. Böylece kendi kimlikleri farklı kimlikler ile birleştiğinde ortaya çıkan sonucun ne kadar muazzam olduğunu gördüler. Barış, sanatla ve oyunla bağlantılı. Bu çalışmayla çocuklar, barışın bireyde başladığının farkına varıyorlar” dedi.
Jennifer Sertel ise ” Öğrencilere kendi seçtikleri küçük roller yükledik. Mesela bir tanesi bir büyük elçinin kızı oldu, diğeri bir mülteci, bir başkası ise bir baba ya da anne. Ardından sorular yönelttik. Mesela polisten korkup korkmadıkları sorduk ya da o roller içerisindeki hayata bakış açılarını. Bu sorulara göre ilerliyorlar oyunda. Bir müddet sonra bakıp görüyorlar ki aa bu çok adaletsiz. Bir başka tarafa yönelen ya da role bürünen arkadaşı kendisinden çok daha farklı bir konuma ulaşmış. İnanır mısınız bazıları ağladı bile oyun içinde. Yani o kadar empati duydular birbirlerine. Bu çocuklar, buradan çıktıktan sonra dışarıda da bu davranışı göstermeye devam edecek” dedi.