2 yıl önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Cevat Geray, Özelkalem’de anıldı. Kırsal Kalkınma konulu Çarşamba Oturumu’na Geray’ın eski öğrencilerinin yanı sıra, meslektaşları da katıldı.
Prof. Dr. Cevat Geray’ın da anıldığı, Kırsal Kalkınma konulu Çarşamba Oturumu dün Özelkalem youtube kanalından canlı olarak gerçekleştirildi. Türkiye’nin en iyi yerel yönetim ağı Özelkalem’in başlattığı Çarşamba Oturumları’nın bu haftaki programında Kırsal Kalkınma konusu işlendi. Prof. Dr. Cevat Geray’ın da vefatının ikinci yılında anıldığı programın moderatörlüğünü Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ruşen Keleş üstlenirken, Ankara Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Murat Karayalçın, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Can Hamamcı, Prof. Dr. Ayşegül Mengi, Bayburt Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hayriye Şengün, emekli öğretim üyesi Dr. Hasan Hüseyin Doğan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ve Ürgüp Belediye eski Başkanı Bekir Ödemiş konuşmacı olarak oturumda söz aldılar. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ise son anda çıkan bir toplantı nedeniyle oturuma katılamadı.
Geray’ın dersleri bugün de devam ediyor
Erengül Bilenser açılış konuşmasının ardından sözü moderatörlük görevini üstlenen Prof. Dr. Ruşen Keleş’e bıraktı. Prof. Dr. Keleş, sözlerine Prof. Dr. Cevat Geray’ı anarak başladı. Geray’ın yıllarca kırsal kalkınma konusunda çok çalışmalar yürüttüğünü belirten Keleş, Hindistan’a kadar giderek oralarda incelemeler yaptığını ve Devlet Planlama Teşkilatı’na önemli veriler sağladığını dile getirdi. Kırsal kalkınma konusunda geçmişte yapılmaya çalışılan değişikliklerin yetersiz olduğunu belirten Prof. Dr. Keleş, 1963’ten itibaren toplum kalkınması gibi bir takım önerilerin ortaya atıldığını, Cevat Geray’ın da bu konularda çalışmalarını sürdüğünü söyledi. Günümüzde Geray’ın verdiği bu derslerin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam ettiğini sözlerine ekleyen Ruşen Keleş, pek çok öğrencinin bu konularda doktora derecelerine ulaştığını söyledi.
800 sayfalık kitap çıkarıldı
Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin her yıl uluslararası konferanslar gerçekleştirdiğini söyleyen Keleş, “Bu konferanslardan 2018 yılında yapılanı Cevat Geray’ın anısına ayrıldı. Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik adında, 800 sayfalık bu kitap, verimli çalışmanın, uluslararası toplantının ürünü olarak ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı. Ruşen Keleş, sözü Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’a vermeden önce, Erengül Bilenser’e Cevat Hoca’yı anma fırsatı verdiğinden dolayı teşekkürlerini sundu.
Geray hoca bize yol gösterdi
Oturumda bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Dr. Memduh Büyükkılıç, Cevat Geray’ı anarak sözlerine başladı. “Bizler tıp fakültesinde okurken, SBF ve Hukuk Fakültesi gözde okullardı. Cevat Hocamızı o zamanlardan beri takip ediyorduk” diyen Başkan Büyükkılıç, Cevat Hoca’nın kendilerine yol gösterip yardımcı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Geray’ın öz geçmişine göz atıldığında ne kadar dolu bir hayat yaşadığının da anlaşılacağını dile getiren Memduh Büyükkılıç, “Ülkesi için, insanı için çalışan hocamızla gurur duyuyoruz” dedi. Geray’ın kalkınmanın kırsaldan başlayacağını gündeme taşıdığını belirten Büyükkılıç, “Geray Hocam doçentlik tezini de Kayseri’de yapmıştı. Benim açımdan Kayserili de olmuş değerli bir bilim adamı” dedi.
Yüzde 80 şehir merkezinde yaşıyor
Kayseri’de nüfusun yüzde 80’inin şehir merkezinde yaşadığını dile getiren Başkan Büyükkılıç, “Pandemi döneminde de apartmanlarına hapsolan insanlar bu durumdan bunalarak, kırsalda alanlar istemeye başladılar. Kırsala geri dönmek isteyenler de altyapı, eğitim, sağlık konusunda eksikliklerin varsa tamamlanmasını istediler. Adeta bir tersine göç hali yaşanıyor. Şunu vurgulamak istiyorum, Cevat Hocam çok öngürülü bir insandı. Kırsalın önemini çok önceden gündeme taşıyarak, Türkiye’nin kalkınmasına ışık tutmuştur. Kendisini hayırla, rahmetle yadediyorum” ifadeleriyle konuşmasına son verdi.
Göl Kurultayı yapılmıştı
Moderatör Prof. Dr. Ruşen Keleş, konuşması nedeniyle Büyükkılıç’a teşekkür ettikten sonra sözü Ürgüp Belediye eski Başkanı Bekir Ödemiş’e verdi. Bekir Ödemiş, Cevat hoca ile ilk temasınında 1990 yılında olduğunu belirtti ve ekledi: “Ankara’da Gölbaşı Belediye Başkan Yardımcısı’ydım. O tarihte vilayetler evinde, göl kenarında otururken, Mogan Gölü vs. hep bir sorun olmuştur başkent için. Cevat Hocam orada dediki, “Yahu bu gölü Türkiye’nin gündemine, dünyanın gündemi getirmek için niye bir kurultay yapmıyoruz.” O zamanlar parti kurultayı filan çok duymuştuk ama göl kurultayı aklımıza gelmezdi. Mogan ve Eymir göllerine ilişkin kurultay fikrinin babasıydı. Bir diğer özel yanı da 2000 yılında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan Bilenser’in ev sahipliğinde, orada kurmuş olduğumuz Tarihi Kentler Birliği dolayısıyla Cevat Hocayla çok yakın ilişkilerimiz oldu. Son olarak Galatasarylılar Birliği’nin lokalinde de ölümündne kısa bir süre önce beraber olmuştuk. İyi eğitim almış, eğitim aldıktan sonra da halkına sırtını dönmemiş, halkın sorunlarını kendi sorunu gibi görmüş bir aydındı.”
Kırsal kalkınma sadece ekonomik olmaz
“Bugün Kapadokya eğer Anadolu’nun kıraç toprağında 2,5 milyona yakın, nitelikli, kaliteli, kültür turistleri ağırlıyorsa ve orada yaşayan halkın yüzde 80’i turizmin getirdiği ekonomik zenginlikle yaşamını sürdürebiliyorsa bunlar kırsal kalkınma modeli olarak yerel yönetimlerin önüne model olarak konmuştur” diyen Ödemiş, kırsal kalkınmanın sadece gelişmişlik ve ekonomik refah anlamında değil bir ülkenin demokrasi kalitesi anlamında da çevresel anlamda da çok önemli olduğunu şimdi daha iyi gördüklerini söyledi. “Tekrar hocamı saygıyla anıyorum” diyen Bekir Ödemiş, Erengül Bilenser’e de teşekkürlerini sundu.
Bir gecede oran yüzde 90’a yükseldi
Prof. Dr. Ruşen Keleş, büyükşehir yasasına değinerek, “2012’de çıkarılan bir yasa ile yüzde 75 olan kentlerde yaşayan nüfus oranı bir gece yüzde 90’a çıkarılmıştır, köylerin ve beldelerin mahalle haline getirilmesiyle. Ama kırsal alan sorunları hala gündemde” dedi. Cevat Geray’ın son yıllarda yayınladığı makaleleri Hasan hüseyin Doğan’ın bir araya getirdiğini belirterek bu kitabın belediye başkanlarına gönderilmesini Doğan’dan rica etti. Keleş sözü Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’e verdi.
Kırsal kalkınma ve Cevat Geray
Başkan Gürün, sözlerine başlarken bu oturumda kırsal kalkınma ve Cevat Geray’ın biraraya getirilmesini anlamlı bulduğunu belirterek, “Sevgili Cevat Hocayla ben Tarihi Kenler Birliği nedeniyle biraraya geldik. Bursa’da sevgili başkanımızla birlikte kurucu üye olarak görev aldık. Daha sonra da yönetim kurulunda uzun süre görev yaptık. Cevat Hoca da pozitif bir enerjiyle, dizlerinden çok sıkıntıları olmasına rağmen, her toplantıya mutlaka katılmaya çalışır, bu toplantılar da çok aktif rol alır, bizlere çok katkıları olurdu” dedi.
Kentsel betonlaşma yaptık
“Biz kırsal kalkınma değil, kentsel betonlaşma yaptık” ifadelerini kullanan Osman Gürün, bu konuda baya ileri gittiklerini belirterek, “Ama İstanbul muhteşem bir büyüklüğe erişti betonerme olarak. Biz tıpta anormal büyümeye tümoral büyüme diyoruz. Yani İstanbul tümoral bir büyüme içinde ve tümorün kanserleşmeye meyili vardır. Dolayısıyla kanser mi değil mi bakmak lazım. Bu şehirleşme ve olağan üstü büyüme Türkiye’nin ekonomisinin bir yere odaklanması, bir sepetin içine tüm yumurtaların konulması gibi, stratejik olarak da şehircilik olarak da olağanüstü yanlış bir örnektir” diye konuştu.
“Köylü milletin efendisidir”
Prof. Dr. Cevat Geray’ın kırsal kalkınmadan bahsettiğini vurgulayan Başkan Gürün, “Önemli olan nokta topraklarımıza sahip çıkmamız gerektiğidir. “Köylü milletin efendisidir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda, köylünün üretmesi için her türlü imkanı vermeliyiz. Kovid sadece rahatsızlık yaratan, ölümlere sebep olan bir virüs değil. Bence kovid dünya düzenin ve hepimizin şu anda bulunduğumuz durumu, çevre ile ilgili yaptığımız hataları, olması gerekenle olan arasındaki uçurumu bize gerçekten adeta tokatlarcasına anlattı” ifadelerini kullandı. “Şimdi kovid’den sonra Kovid’den önce diye yeni bir dönem başlayacak” diyen Gürün şöyle devam etti: “Bu sürecin en önemli olaylardan birisi tabiatla tekrar barışmak ve onunla uyumlu bir şekilde yaşamayı tekraren öğrenmemiz gerektiğidir.”
Muğla’nın temel geliri tarım
Muğla’dan da bahseden Başkan Osman Gürün, çoğunluğun sandığının aksine Muğla’nın en önemli gelirinin turizmden değil tarımdan olduğunu söyledi. “Benim nüfusumun yüzde 55’i kırsalda. Deniz-kum-güneş turizminin pandemiden sonra bu şekilde devam etmeyeceği açık. Turistler artık bahçeli villaları, çadırları, karavanları, tekneleri tercih ediyor. Önemli olan nokta bizim kırsalımızın bütün değerlerini en yüksek seviyeye çıkarmamız gerekiyor” diye konuşan Osman Gürün “Toprağını satma ürününü sat” diyerek çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.
Toprak haritası çıkarıyoruz
Gürün şunları söyledi: “Biz Muğla’daki bütün tarım topraklarının tahlilini yapıyoruz. Üniversitemizde bir tahlil laboratuvarı kurduk ve orada toprak haritasını çıkarıyoruz. Bu topraklarda hangi gübrenin, hangi mineralin eksik olduğunu tespit ediyoruz. Bu verilere göre dönüm başına hangi gübrenin kullanılması gerektiğini söylüyoruz. Ayrıca bu topraklarda alternatif olarak dönüm başına en fazla verimi hangi üründen alır raporunu veriyoruz. Eğer o bizim önerdiğimiz ürünlerinden birisini orada üretmek isterse çiftçimize destek veriyoruz. Ayrıca kooperatifçiliği geliştirmeye, mevcut kooperatiflerini büyüterek üretimi kapasitlerini ve kabiliyetlerini arttırmaya çalışıyoruz. Örneği balcılıkla ilgili çeşitli katkılar yapıyoruz. Çam balında dünya birincisiyiz ve Muğla en büyük üretimin yapıldığı yer. Aynı zamanda süt üretimi ve ipek böcekçiliğinde de destekler sağlıyoruz.”
Koku Vadisi kurduk
Koku Vadisi kurduklarını da belirten Başkan Gürün, lavanta, kekik, nane gibi ürünlerde kadınların oluşturduğu kooperatiflere öncelik verdiklerini söyledi. Gençlerin de sağlanan desteklerle toprağına dönmeye başladığını söyleyen Gürün, “Köylü çocukları şu anda üretime, seracılığa, hayvan besiciliğne dönmüş durumda ve topraklarına sahip çıkıyorlar. Ben Cevat Hocamın yıllardan yazdığı kırsal kalkınmaya, pandemi süreciyle daha hızla döneceğimiz düşünüyorum” dedi. Köylerin mahalleye çevrilmesi konusuna da değinen Gürün, köylerin tüzel kişiliğini geri verilmesi ve köy statüsünün devam etmesi gerektiğini söyledi. Mahalle haline getirilen yerlere yerleşen kişilerin burada yaşarken horoz sesinden şikayet ettiğini de belirten Muğla Belediye Başkanı, “Çünkü orası mahalle… Mahalle orada hayvan beslenemez diye düşünüyorlar. Köyü geri getirmemiz, kooperatifçiliği geliştirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
İki ders Cevat Hoca’nın isteğiyle konuldu
Prof. Dr. Ruşen Keleş, Ankara’da Çukurambar adında bir semt olduğunu hatırlatarak, “Adınızda ‘çukur’ kelimesi varsa aşağılık duygunuzu telafi etmek için yükselmeye başlarsınız. Çukurambar’da son zamanlarda yapılan yapılar 30 katlı. Dikey olmanın çok ötesinde bir şey bu” diye konuştu. Keleş bir sonraki sözü ise Prof. Dr. Can Hamamcı’ya verdi. Prof. Dr. Hamamcı, Cevat Hocayla tanışmasından bahsederek sözlerin başladı. Duygu dolu anlar yaşan Hamamcı, “Önemli olan köylüyü toprakta tutmaktır. Onun gereksinimlerinden hareket etmek gerekir dedi. Cevat Hoca, bir duyulan gereksinim vardı bir de gereken gereksinim vardı. ‘Siz kırsala yaklaşmak istiyorsanız duyulan gereksinimi göz önüne almalısınız’ derdi. Cevat Hoca fakülteden ayrıyken Çalışma Ekonomisi Bölümü kurulmuştu. 3. sınıfta Kooperatifçilik dersi vardı, 4. sınıfta da Toplum Kalkınması dersi vardı. Bu iki ders Cevat Hoca’nın isteğiyle kuruldu. Bu nedenle ben bu dersleri sahiplenmek durumunda kaldı. İşe girmem de Cevat Hoca sayesindedir” ifadelerini kullandı. Toplumsal kalkınmayı tamamlayacak olanın örgütlenme olduğunu dile getiren Can Hamamcı, “Kooperatifçilik de bu örgütlenmenin en temel unsudur” dedi.
“Ondan çok şey öğrendim”
Ruşen Keleş’in söz verdiği Prof. Dr. Ayşegül Mengi ise şunları söyledi: “81-85 yılları arasında öğrenciyken Cevat Hoca fakültede değildi. 86’da yüksek lisana başlarken de yoktu. Ben o dönem yüksek lisansımı yaparken, toplu konut üretimleri hakkında bir tez yazıyordum Ruşen hocamla. Hocamın tavsiyesi üzerine bir tezimi Cevat Geray hocaya göstermemi istedi. Ben de Kent KOOP’a gidip göstermiştim ve çok değerli katkılarda bulunmuştu. Daha sonra kaybettiğimiz ana kadar beraber çalışma fırsatı bulduk. Çok güzel günler geçirdik. Cevat Hocanın Kooperatifçilik ve Kırsal Gelişme Politikaları dersini ben üstlendim. İyi ki de üstlenmişim. Çok keyif alarak derse hazırlandım, çalıştım, öğrendim. Ondan çok şey öğrendim. Gururla söyleyebilirim ki seçimlik bir ders de olsa 40 öğrencinin altına düşmedik.”
“Bu merak nereden geliyor merak ettim”
Mengi’nin konuşmasının ardından modaretör Prof. Dr. Keleş sözü Dr. Hasan Hüseyin Doğan’a verdi. Doğan böyle bir toplantıya katılmaktan onur duyduğunu belirterek sözlerine başladı. “Cevat Hoca için böyle bir oturum düzenlediğiniz için teşekkür ediyorum. Ben de Cevat Hoca’nın öğrencisi olamadım maalesef. Çünkü görevine son verilmişti” ifadelerini kullanan Hasan Hüseyin Doğan şöyle devam etti: “Cevat Hocamın kırsal kalkınmaya, kooperatifçiliğe ve köye, kır kalkınmasına gönül vermesi nerden geliyor diye merak saldım. Kendisi köy çocuğu değil. Baktım babası memur ve daha çok İstanbul kültürünü
almış bir insan ama bu kadar kırsal kesimle, kooperatifçilikle ve köylüyle neden bu kadar ilgilenmiş. Henüz tam çözmüş değilim ama bir iki noktaya bağlıyorum bunu. Birincisi, heralde diyorum, Şehircilik Kürsüsü’nü Fehmi Hocam yürütürken, hem Ruşen
Hocam, hem Cevat Hocam asistan olarak geliyorlar ama Fehmi Hocam aynı zamanda köy öğretmenliği de yapıyor. Bu köy öğretmenliğinin acaba bir etkisi olabilir mi diye düşünüyorum. İkincisi, Ruşen Hocam araştırma görevlisi olmadan önce, ilk Bursa’da daha sonra İstanbul’da, arından da Antalya’da kaymakam vekilliği ve kaymakamlık yapmış. Dolayısıyla özellikle Rize’de açlışma yaparken, İkizdere ilçesinde kaymakam vekilliği yapıyor ama oradaki bir kişinin birden fazla evlilik yaptığını görüyor ama nikahlı değiller, miras sorunu çıkıyor. Buradan yola çıkarak yaptığı çalışma hukukta da yerini buluyor. Bunun da etkisi var diye düşünüyorum.”
Kooperatifçilik çalışmaları
Üçüncü bir konuya da değinen Doğan, “Cevat Geray’ın çalışmalarının yüzde 90’ını inceledim diyebilirim. Ruşen hocamın belirttiği gibi iki ciltlik, 1340 sayfalık, içinde 101 makalesinin yer aldığı kitap çıkardık. Bu kitapta yer alan makalelerin hemen hemen tümünü okudum. Sonrasında Kent Planlaması kitabını elden geçirdik yeniden basıldı. Daha sonra bir küçük kitabını, Göçmenlerin İskanı, Türkiye’den ve Türkiye’ye Göçler diye bunun da editörlüğü yaptık ve basıldı” dedi. Cevat Geray’ın 1964’te Malatya’nın Fethiye köyünde kooperatif çalışması yaptığından bahseden Doğan şunları söyledi: “Köy muhtarı ile ilişki kuruyor. Muhtarlar her zaman önemlidir hocanın gözünde. Kooperatif kuruluyor ancak Devlet Planlama Teşkilatı, Almanya’ya köy kalkınma kooperatifi kullananlara öncelik veriyor. İşte o öncelik o kooperatife bir ölçüde kötülük olmuş. Çünkü Fethiye köyünden Almanya’ya bin 500 kişi işçi olarak gidiyor. Köy maalesef büyük oranda bu dönemde dağılmış.”
Kaymakamlıklar desteklenmeli
Osmanlı zamanında da köyün tüzel kişiliğini, yasasının vs. olmadığından bahseden Hasan Hüseyin Doğan, cumhuriyet döneminde köylere tüzel kişilik, bütçe, yönetim organları verildiğini belirtti. “1923’ten 1960’lara kadar bir şeyler yapılıyor. Aşar Vergisi kaldırılıyor mesela. Ama 1960’tan sonra Türkiye planlı döneme giriyor ve köy kalkınmasının boyutları da değişiyor. Onun için köyü ele alırken, hem Ruşen hocamın hem de Cevat Geray hocamın zaman zaman bu konuda araştırmalarını da göz atmıştım, ben de öyle bir yazı yazmıştım. Köyü kalkınması için köye en yakın yönetimler belediyelerdir ama kaymakamlıklar daha da yakındır. Ama kaymakamlıklar o gün de bugün de köy kalkınmasına yetecek kadar kaynağa, personele, araç gerece sahip değiller. O nedenle ilçelerin, yerel yönetim olarak bir ele alınması lazım, donanımlarının sağlanması lazım.”
“Köyün en temel noktası ekonomiktir.” ifadelerini kullanan Doğan, “Köyde yaşayan kesimin geliri ile kentsel kesimin geliri arasında çok büyük bir fark var. Ekonomik noktada devletin köylünün elinden tutması lazım. Kooperatiflerin büyük bir bölümü maalesef başarıya ulaşamamıştır” dedi.
Afetler konusunda da çalıştı
Ruşen Keleş, daha sonra sözü sıradaki konuşmacı Doç Dr. Hayriye Şengül’e verdi. Katılımcıları selamlayarak söze başlayan Şengül, Cevat Geray hocayı da andı: “Ben Cevat hocamı, onun konferasnlarından, bilgilerinden, toplantılarından daha önce de tanıyordum. Onunla birlikte bir ders verme şansım oldu. Türkiye’nin çok ciddi bir afet sorunu olduğunu farkedip bu konuya eğilen Cevat hocamın afetler hakkındaki çalışmaları da Türkiye’de ilklerdendir. 1999 depremi sonrasında türkiye’de afet konusu artık bir gerçek bir yönetim sorunu olarak gündeme geldiğinde yine Cevat Geray hocamın söyleyeceği çok fazla şey vardı. Özellikle afete ilişkin yapılan birtakım hukuksal düzenlemelerin, kentsel rantla değil, afetle ilişkilendirilmesi gerektiği konusunda da çok önemli uyarıları vardır.”
Öncelik kentsel rant olmamalı
“Kentsel rantı önceleyip eğer afeti ikinci plana atarsanız en önemli unsur olan insan unsurunu ve kentleri birer yıkıntı haline dönüştürürsünüz uyarısını da Cevat hocam defalarca ifade etmişti” diyen Şengül, şöyle devam etti: “Ayrıca mülki idarede görev alacak kaymakamlara, afet yönetiminin anlatılması konusunda ders vermek üzere yüksel lisansta ders açılmış ve daha sonrada doktora düzeyinde Afet Yönetimi dersinin konulmuş olması Türkiye’nin bir şansıdır. Böyle bir des konulmasıyla, afet yönetiminin sadece bir yer bilim açısından değil yönetim açısından da çözüm üretilmesini gerektiğini Cevat hocam çok güzel bir şekilde ifade etmişti, çok önemli bir katkı vermişti.”
68 kuşağı temsilcilerinden Karayalçın
Prof. Dr. Ruşen Keleş, yoğun programı nedeniyle gecikmeli de olsa oturuma katılan Murat Karayalçın’a sözü verirken, Karayalçın’ın SBF’nin mezunlarından olduğunu belirterek, 68 kuşağının temsilcilerinden olduğunu söyledi. Cevat Geray ile yakın bir ilişkisi olduğunu belirten Keleş, 12 Eylül’ün ardından Cevat Geray üniversiteden uzaklaştırıldığında Karayalçın’ın hocaya kol-kanat gerdiğini de belirtti.
Merkez Köyler Projesi
Murat Karayalçın konuşmasına Erengül Bilenser’i bu oturum için kutlayarak başlarken, katılımcıları da selamladı. “Bu toplantıya katılmak için çağrıda bulunduğunda Cevat Geray hocamla kırsal kalkınma konusunda bağlantım, merkez köyler projesi oldu” diyerek sözlerini sürdüren Karayalçın, şöyle devam etti: “1972-73 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarlığında Türkiye’de kırsal yerleşim dokusunun akılcı bir yapıya kavuşturulması için çalışmalar başlatmıştı. Bunu kaymakamlarla, valilelerle gerçekleştirmenin yaraylı sonuçlar vereceğini düşünmüştük. 40 bin köyün tümüne kamu yatırımları götürmek yerine, kaymakamların, valilerin uygun bulacakları sayıda köyü seçip, orayı merkez köy ilan edip yatırımları orada toplamanın hem kırsal gelişmenin rasyonelleştirilmesi için hem de kamu kaynaklarının savurganlığının önlenmesi için yararlı olacağını düşünmüştük.”
Batıkent’te büyük katkısı oldu
“Cevat hoca da merkez köy projesine çok ilgi göstermişti. Bununla ilgili yazıları da oldu. Cevat hocanın kırsal kesimde yaşayanların sorunlarıyla ilgili bir araştırması da vardı. Necati Mutlu, Cevat Geray ile toplum kalkınması projelerinde kırsal alana çok ziyaretlerde bulunduğunu anlatmıştı. Hem merkez köyler hem de toplum kalkınması konusunda çalışmıştı. Ankara’da Batıkent projesinin gerçekleşmesi için beraber çalışmıştık. Hem pratik olarak inşaatçılık yapıyorduk hem de teknik ikmali Cevat Geray yapıyordu. Dolayısıyla Batıkent hem pratik hem teorik, teknik yönüyle de önem taşıyan bir projeydi. Sonra Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği’nin kuruluşunda yine hocamından yararlandık .Yani 80 sonrasında sevgili hocamdan Kent-KOOP’ta Türkiye’nin değişik yerlerinde yürütüğümüz kent projeleri için hep birlikteydik. Ben sevgilim hocamı rahmetle ve sevgiyle anıyorum.”