Mersin’de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında düzenlenen panellerde özellikle çocuklar, kadınlar ve gazetecilere yapılan hak ihlallerine dikkat çekildi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Barosu ve Karikatürcüler Derneği işbirliğiyle 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında Mersin’de üç gün süreyle düzenlenen etkinliklerde karikatüristler ve gazeteciler hak ihlalleriyle ilgili farkındalık oluşturdu. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin imzalanışının 71. yılında Türkiye ve dünyadaki hak ihlalleri Işık Kansu, Deniz Zeyrek, Yaşar Aydın ve Ali Haydar Fırat gibi deneyimli isimler tarafından masaya yatırıldı.
Üç gün süren etkinlikler ulusal ve uluslararası karikatüristlerin Karikatür Sergisi’yle başladı. Etkinliğin ikinci ve üçüncü gününde ise “Başkanlık Sitemi KHK’lar ve İnsan Hakları”, “Türkiye’nin İnsan Hakları Gündemi: Sorunlar, Öneriler ve Medyanın Yaklaşımı” konulu paneller gerçekleşti.
Türkiye’deki hak ihlalleri tartışıldı
Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen “Başkanlık Sistemi KHK’lar ve İnsan Hakları” panelinde; Avukat Karikatürist Cem Koç, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Işık Kansu ve Birgün Gazetesi Yayın Koordinatörü Yaşar Aydın katılımcılarla buluştu. Mersin Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Hasan Keleşoğlu moderatörlüğünde düzenlenen panelde, konuşmacılar 16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu sonrası Türkiye’deki hak ihlalleri üzerine konuştu.
Koç: Bu zorlu mücadelede karikatürün de önemli bir yeri var
Dünyada ve Türkiye’de insan haklarının korunması noktasında yürürlüğe giren anayasal metinlere değinen Avukat Karikatürist Cem Koç, Tanzimat Dönemi’nin Türkiye’de insan hakları tarihi bakımından önemli bir dönüm noktası oluşturduğunu vurguladı. Türk karikatürünün de aynı dönemde boy göstermeye başladığını belirten Koç, “İnsan hakları mücadelesi dünyanın her kıtasında hala devam ediyor. Bu zorlu ve kanlı mücadelede karikatürün de önemli bir yeri vardır” dedi.
Kansu: Her gün bir kadının öldürüldüğünü izliyoruz
Gazeteci-yazar Işık Kansu, Türkiye’de kadın cinayetlerinin ve çocuk istismarlarının önemli bir hak ihlali olduğuna dikkat çekerek, 16 Nisan 2017 sonrası Türkiye’de çocuklara ve kadınlara yönelik hak ihlallerinden örnekler verdi. Kansu, “Her gün bir kadının öldürüldüğünü, dayak yediğini izliyoruz. Avrupa çapında veri toplayan önemli bir örgüt, Avrupa çapında öldürülen kadınların sayısını, Almanya’da yılda 210, Fransa’da 142, İngiltere’de 128, İtalya’da 109 olarak saptamış. Türkiye’deki sayı 440. Neredeyse Almanya’nın iki katı, Fransa’nın 4 katı” diye konuştu.
Aydın: Cezaevlerindeki 370 gazetecinin 110’u bizim ülkemizde
Yaşar Aydın, gazetecilerin uğradığı hak ihlallerine değindi. Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin sayısının dünya genelinin üçte biri olduğunu belirten Aydın, “Bugün bizim meslekten 110 arkadaşımız cezaevinde tutuklu. Dünyada toplam 370 gazeteci, gazetecilik yaptığı için cezaevinde ve 370 gazetecinin 110’u bizim ülkemizde. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda Rusya’dan sonra ikinciyiz. Dünyada gazeteci tutuklayan Çin’den sonra ikinci ülkeyiz. Rusya ve Mısır’dan da öndeyiz” dedi.
Zeyrek: Gazeteciler insan haklarından yana taraf olmak zorunda
Üçüncü günde “Türkiye’nin İnsan Hakları Gündemi: Sorunlar, Öneriler ve Medyanın Yaklaşımı” paneliyle süren etkinliklerde, Sözcü Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek ve İletişim Bilimci Dr. Ali Haydar Fırat, Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde hak ihlalleri karşısında medyanın gücüne ve gazetecilerin görevlerine değindi. Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz moderatörlüğündeki panelde gazetecilerin emekten yana taraf olmaları gerektiğini belirten Zeyrek, “Ben gazetecilik meselesine hak haberciliği ve insan hakları açısından bakan gazetecilerden biriyim. Tarafsız değilim. Bize sürekli ‘Gazeteciler tarafsız olmalıdır’ deniyor ama gazeteciler tarafsız olmak zorunda değil. Gazeteciler demokrasiden, insan haklarından yana taraf olmak zorundalar. Gazeteciler emekten yana taraf olmak zorundalar” ifadelerini kullandı.
Fırat: Basının temel meselesi iktidarın halk adına denetlenmesidir
Ali Haydar Fırat ise medyanın hak ihlallerine karşı denetleme ve haberdar etme sorumluluğuna sahip olması gerektiğinin altını çizdi. Fırat, “Gazetecilik tanımında şöyle bir temel nitelik vardır, aslında bu her şeyin niteliğini ortaya koyuyor. O da şu; iktidar nasıl daha iyi denetlenebilir ya da iktidar nasıl daha iyi bir hal alabilir. Dolayısıyla basının temel meselesi iktidarın halk adına denetlenmesidir” dedi.